Çocuk mu Köpek mi?

Köpek kelimesi Türkçede tuhaf bir yük taşır. Oysa sadece bir türün adı olmalı. Ama tarih boyunca hakaretle, küçümsemeyle o kadar çok yan yana gelmiştir ki bugün bile birçok insan ağzına almaktan çekinir. Sahiplendirme ilanlarına bakın: “Bu çocuk yuva arıyor.” “Bu çocuğu sokağa terk etmişler.” Peki neden köpek denmiyor da çocuk deniyor?
Bunun arkasında basit bir psikolojik mekanizma var. İnsanlar değer verdikleri varlıklara olumsuz çağrışımlı kelimeler yakıştırmak istemez. “Köpek” sözcüğü, Türkçede yüzyıllardır küfür olarak da kullanıldığı için, insanlar bilinçdışı bir şekilde daha masum bir sözcüğe sığınıyor: Çocuk.
Bu aslında yalnızca bize özgü bir durum da değil. Arapçada “kelb”, Farsçada “sag” hem köpek hem hakaret demektir. İngilizce’de “dog” çoğu zaman nötrdür, ama “dirty dog” ya da “son of a dog” gibi ifadeler aşağılama içerir. Yine de Türkçedeki kadar keskin bir “küfür kelimesi” algısı başka dillerde çok rastlanmaz.
Ama işin bir de başka boyutu var. Günümüzde köpeklerle insanlar arasındaki ilişkiyi köpek-sahip ilişkisi olarak tanımlayamayız. Daha çok ebeveyn–çocuk bağına benzer bir ilişki ve bu da hem eğitim hem de uyum için en sağlıklı olanı.
Köpeğiyle yaşayan birçok kişi, onunla günlük hayatını, evini, hatta yatağını paylaşıyor. Onun sağlığını, eğitimini, mutluluğunu düşünürken tıpkı bir ebeveyn gibi kaygılanıyor. Köpek, artık ailede bir “evlat” olarak görülüyor. Dolayısıyla “çocuğum” denmesi bir yanıyla abartı değil; bu yakınlık ve bağın dildeki yansıması.
Yine de şunu unutmamak gerek: köpekler çocuk değil, köpek. Onların değeri insana benzetilmelerinde değil, kendi türlerine duyulan saygıda yatıyor. Bir köpeğe “köpek” demek onu küçültmek değil, olduğu haliyle kabul etmektir… Kelimenin küfür olarak kullanılmasına inat, onu doğru bağlamda, sevgiyle telaffuz etmeliyiz. Çünkü köpek dediğimizde aslında hakaret değil, milyonlarca yıllık evrim boyunca yanımızda yol yürümüş en yakın dostumuz olan bir türü anıyoruz.
Bu yazı, StarDogs Eğitimciler Akademisi mezunu Pozitif Köpek Eğitmenlerimizden Kadir Durmuş tarafından kaleme alınmıştır.