Mavişe Jale Ekmekçi
50 yaşından sonra hayatı sorgulamaya başlıyor insan.
Neden mi? Çünkü; 50’ye kadar hep bir koşturmaca içindeyiz. Ben de koşturmaya biraz erken başlayanlardanım.
Yükseliş Koleji’nden mezun olduğum sene yuva kurup anne olmayı tercih ettim. Ve koşturmaca başladı… Bir taraftan koştururken, diğer taraftan hep bir arayış içindeydim. Herhalde bugüne dek çalışmadığım sektör kalmamıştır 🙂
Telekomünikasyon, radyoculuk, reklam, tekstil, konfeksiyon üzerine çalışan birçok tanınmış markada yöneticilik yaptıktan sonra kendi işimi kurmaya karar verip M-Luck Gayrimenkul isimli firmamda emlakçılık işiyle meşgul oldum. İşimde oldukça iyiydim ama arayışım da hala devam ediyordu.
Araya 2. evliliğim girdi ve bu sırada bambaşka bir sektöre yöneldim. Hayal ettim CHOCOJ oldu;))
Kurabiye, pasta, çikolata ve daha pek çok konuda workshoplar düzenledim. Birçok organizasyon yaptık. Nefis bir ekiple çalıştım. Birbirinden tatlı birçok öğrencim oldu. Birlikte hayal gücümüzü zorlayarak Türkiye’de pek çok ilki gerçekleştirdik.
Bu arada dünyaca ünlü bir kumaş firmasının Türkiye distribütörlüğünü aldık ve aile şirketimiz SEVES hayata geçti. İşler yoğunlaşınca, CHOCOJ’a bir süre ara vermek zorunda kaldım. Bu sürede zaten hayallerimizin çoğunu gerçekleştirmiştik.
Kumaş, dünyasındayken, Fi dizisinin sponsorluk görüşmelerini yaptığımız sırada da JASTUK Tasarım çıktı ortaya. Akla gelebilecek pek çok alanda; satış ve pazarlamadan tutun, Yaşam Koçluğu, Heal Your Life, NLP ve Melek Koçluğu hatta bahçıvanlığa kadar sayısız eğitime katılıp bir dosya dolusu diplomaya sahip oldum. Bütün bunlar olurken 50’yi geçivermiştim. Çocuklarım büyümüş, kendi yollarını çizmiş ve yuvadan uçup gitmişlerdi. Eşimle de yollarımızı ayırdık.
Kedim Noma ve köpeğim Pita ile çok daha sakin bir hayat sürmeye başladım. Fakat, yapmak istediklerim konusunda içimde hala bir boşluk vardı…
Bir gece, kızımla uzun telefon sohbetlerimizden birini yaparken, ona arayışımın bitmediğini, artık zevk aldığım ve çalışırken mutlu ve huzurlu olduğum şeyi yapmak istediğimi anlatırken birden bir fikir çıktı ortaya.
Benim henüz 6 aylıkken, kedi-köpek mıncıklarken fotoğraflarım var. Hayatımın her döneminde kedilerim, köpeklerim, kuşlarım, tavşanlarım, kazlarım, ördeklerim, beyaz kobay farem, elimden mama yiyen balıklarım oldu… Hatta 2 yıl kadar bir yarasaya ev sahipliği yapmışlığım dahi var 🙂
Hayvanlarla geçirdiğim zamanlar, en mutlu zamanlarım oldu hep. Oğlumla en büyük hayalimiz, bütün köpeklerin çok mutlu yaşayacağı bir barınak kurmaktır. Rahmetli annem “Hayvanlarını severken kendini kaybediyorsun, çocuklarını böyle sevdiğini görmedim.’’ derdi.
Müthiş bir konuşmaydı, galiba aradığımı buldum derken, ertesi gün Eylül’le uzayan kahve sohbetimizin sonunda kesin kararımı verdim. Oğlum da benimle aynı fikirdeydi. Evet, sonunda aradığımı bulmuştum! 🙂
O günden bu yana, yani 1,5 yıldır StarDogs ailesinin bir parçasıyım. Tam olarak istediğim yerdeyim ve muhteşem bir aileye sahibim.
StarDogs ailesinin en büyük ortak yanı “pozitif olmak”. Kırmadan, incitmeden, korkutmadan, sevgiyle öğretmek son derece keyifli. Her köpekte yeni bir şeyler keşfetmek, takıldığında arkanda sana destek olmak üzere aileden birilerinin hep var olduğunu bilmek, çete olmak, güvenmek, dünyanın en güzel duygusu bence 🙂 Her yeni öğrenci yeni bir macera ve ben buna bayılıyorum. Bana ne iş yaptığım, mesleğim sorulduğunda, gururla “POZİTİF KÖPEK EĞİTMENİYİM” diyorum.
Uzun lafın kısası, ben aradığımı 50li yaşlarımda buldum ve çok mutluyum. Darısı başınıza… 🙂