Köpeğim Beni Neden Dinlemiyor?

Şüphesiz ki köpek eğitmenlerinin en sık karşılaştığı sorular söz dinlemeyen köpeklerle ilgilidir. Başına buyruk bir köpeğin misafirlerin üzerine zıplaması, yürüyüşte tasmayı sürekli çekiyor oluşu, tuvalet kazaları, parkta tasması açılır açılmaz ilk gördüğü kedinin peşinden fırlayıp koşmaya başlaması ve bu durumlarda sahibinin tüm dikkat çekme çabalarına rağmen davranışına umarsızca devam etmesi gibi şikayetlere hepimiz aşinayız.
Eğer köpeğimiz istediğimiz bir davranışı ne kadar çabalasak da gösteremiyorsa, motivasyonumuz her geçen gün düşüyor, umutsuzluk içerisinde aklımıza ilk gelen düşünce “hiç sözümü dinlemiyor” oluyor. Yani akıllarda “bile isteye söz dinlememe” durumu çağrışıyor; fakat gerçekler hiç de öyle değil.
Bakın davranış bilimi ne diyor: Eğer köpeğimiz bizi dinlemiyor, yani davranışlarını istediğimiz şekilde sergilemiyorsa şu iki soruyu akıllara getirmek gerek:
- İsteğimi ona net bir şekilde anlatabildim mi?
- İsteğimi yapması için ona yeterli bir sebep sunabildim mi?
Evet doğru okudunuz, aslında bu kadar basit!
Çünkü bir bakıma köpeklerin de tıpkı insanlarda da olduğu gibi iyi bir eğitim süreci için iki ana şeye ihtiyacı vardır; netlik ve motivasyon.
İnsan dünyasında bizler, ortak bir dilin avantajına sahipken (istenen davranışı öğrencilerimize açıklayabilir ve beklentiler ve sonuçlar hakkında net bir şekilde iletişim kurabilirken), köpekler için de bunu nasıl yapabileceğimizi biliyor olmamız şart.
Bizim dilimizi konuşmayan başka bir türün üyesine, istediğimiz belirli davranışları nasıl “açıklarız”?
Eğitim, sözlü açıklamaların yokluğunda, büyük ölçüde ödüller (ve belki de çağdaş yöntemleri takip etmiyorsanız eğitim tarzınıza göre düzeltmeler) yoluyla iletişime dayanır. İyi zamanlanmış bir ödül “Bu yaptığını beğendim – tekrar yap!” der. Ve aslında eğitimin de temeli budur; etkili geribildirim!
İster ilk defa bir köpek sahibi olun ister uzun yıllar köpeklerle çalışmış bir eğitmen, bazen hepimizin bu iki temel konuya dönüp bakması gerekir. Eğer bu kısımda gözden kaçan/eksik veya hatalı bir yaklaşım varsa, ne kadar uzun süre emek verdiğimizin bir önemi kalmaz. Önemli olan çok değil; doğru emek vermektir.
Doğru emek verebilmek konusunda ise üç kritik nokta vardır:
1. İşe Yarayan Ödül Kullanmak
Ne kadar da bariz bir ifade değil mi? Fakat köpeğini eğitmeye yeni başlayacak olan kişilerde en sık gözlemlediğimiz sorun doğru ödülü bulamamak oluyor. Eğitimlerimde köpeğin de katıldığı pratik derslere başlamadan önce mutlaka ailelerle bir teorik ders yaparım ve bu derslerde doğru ödül konusuna da değinirim. Ailelere, marketlerden hevesle satın aldıkları içi tahıl, renklendirici ve tatlandırıcı dolu kıtır kıtır hazır ödül mamaları yerine; çeşitli peynirler, haşlanmış etler gibi inanılmaz derecede kokulu, yumuşak, taze ve lezzetli seçenekler üretmeleri gerektiğini öğütlerim. Peki neden?
Bir şeyin etkili bir ödül (veya davranış bilimleri sözlüğünde “pekiştirici”) olması için, köpeğinizin onu arzulaması gerekir. Bu son derece önemli, temel bir eğitim kuralıdır.
Eğer köpeğimiz elinizdeki ödül mamasını arzulamak yerine etrafında gördüğü tüm insanlara ve köpeklere merhaba demek, yerden başka yiyecekler bulmak veya etrafı keşfetmek hevesi içerisindeyse elinizdeki ödülü ona bir şeyi öğretmek için etkili bir biçimde kullanmanız da mümkün değildir. Belirli bir ödülün sizin için ne kadar arzu edilir olduğu, sizin gözünüzde ne kadar değerli olduğu ne kadar ithal ve pahalı, ne kadar tahılsız ve %100 etli olduğu veya diğer köpekler tarafından ne kadar sevildiğinin bir önemi yoktur. Yalnızca “sizin köpeğiniz” o ödülün etkili bir ödül olup olmadığına karar verecek merciidir. O tercih etmiyorsa elinizdeki mama içinde bulunduğunuz durum için bir ödül/pekiştireç değildir.
Ödülün değeri aynı zamanda “o duruma özel” de olabilir. Oturma odanızda bir parça havuç veya ekmek için hevesle odaklanan bir köpeğin, pek çok uyarıcı bulunan dış ortamda, örneğin bir parkta da aynı motivasyona sahip olacağından emin olamayız. Bu sebeple köpeğinizi ve tercihlerini iyi tanımak, bunun için tüm silahlarınızı / ödüllerinizi kuşanarak eğitime hazır olmak çok kıymetlidir. Köpeğinizin hangi ödülleri hangilerine ve hangi durumlara tercih ettiğini test ettikten, onun tercihlerini öğrenmek için vakit ayırdıktan sonra eğitime başlayın. Bunu yapmak emin olun size düşündüğünüzden çok daha fazla vakit ve karşılıklı motivasyon kazandıracaktır.
Unutmayın her köpek kendine özgüdür. Bir eğitimimde, aileye ders öncesi hazırlamaları için ezbere bir şekilde haşlama et tavsiye etmiştim fakat köpeğin dikkatini uzun uğraşlar sonucu yalnızca simit ile çekebildiğimizi keşfettik ve tüm eğitim sezonu boyunca her ders öncesi simit doğrayarak çalıştık. Eğer simit sevdasını keşfedemeseydik şu an hala odaklanamayan, sahiplerinin “eğitilemez” olarak adlandırdığı bir köpek olarak kalacaktı. Doğru ödülü bulduk ve bizim için iletişim kapıları harika bir şekilde açıldı.
Elbette köpeklerimiz için mamadan başka pek çok şey de ödül olabilir. Oyun, sosyal etkileşim, sevilmek, övgü, bir şeyi koklamasına izin vermek, bir yere girişine izin vermek vb. Fakat köpeğin bu şeyi gerçekten istemesi gerektiğini unutmamak gerekir. Köpek sahipleri çoğu zaman köpeklerinin bir parça lezzetli et ödülüne kıyasla sevilme ve övgü görme gibi ödüllere ne kadar değer verdiklerini önemli ölçüde abartabiliyor ve köpeklerinin gerçek tercihlerini dikkate almayabiliyor. Bu yanılgıya düşmeyin ve sizin değil; köpeğinizin arzularına önem verin.
Ayrıca bu tür mama dışı ödülleri etkili bir şekilde kullanmak biraz daha yaratıcılık ve ustalık gerektirir. Bu sebeple başlangıç seviyesindeki öğrencilerime pek önermem. Acemi köpek sahipleri için, özellikle herhangi bir yeni davranışın ilk öğrenme aşamasında, yiyecek ödülü kullanmasını şiddetle tavsiye ederim. Ağza giren güzel tat, beyinde parasempatik sistemi uyararak, mutluluk hormonları salgılanmasına vesile olur ve hızlı bir ilişkilendirme gerçekleşir. Bu şekilde bir pekişme yeterince gerçekleştikten sonra, yani köpeğiniz mutlu ve kendinden emin olduğunda, diğer “gerçek hayat” ödüllerine geçiş için çalışmalar yapabilirsiniz.
2. Mükemmel Zamanlama
Bir hareketi ödüllendirirsek o hareketin tercih edilme, dolayısıyla da ortaya çıkma sıklığını arttırmış oluruz. Kısacası neyi ödüllendirirsek ondan daha fazla elde ederiz.
Köpeğimizi ödüllendirdiğimizde köpeğimiz o an ne yapıyorsa/düşünüyorsa o sebeple ağzına ödül girdiğine inanır. (Clicker vb. ikincil bir pekiştirici kullanmadığımızı sadece mama ile çalıştığımızı varsayıyorum.)
Örneğin yavru bir köpeğe otur komutu öğretiyorsanız, arkası yere değdiği an ağzına bir parça ödül bırakırsınız; oturmak=lezzetli bir ödül diye düşünür ve bu nedenle oturma davranışını tekrar sunar. Herhangi bir ekstra yardım almadan kendinden emin ve hızlı bir şekilde oturma davranışını sunmaya başladığında ise çalışmaya bir işaret eklersiniz ve komutla oturan bir köpeğimiz olur. İşte köpeğimiz oturmayı öğrendi! Teoride çok kolay değil mi?
Pratikte ise genellikle hareketin gerçekleşmesi ile ödülün köpeğin ağzını bulması arasında biraz süre geçer. İşte burada köpeğimiz için bir anlam kayması oluşur. Profesyonel eğitmenler hangi hareketi işaretleyeceklerini/ödüllendireceklerini çok iyi bilirler ve bunu yapabilmeleri için de refleksleri çok iyi gelişmiştir. Bu nedenle köpek sahiplerinin yanında, onlara yol göstermeleri kritik önem taşır. Kısacası zamanlamanın mükemmel olması köpeğin öğrenmesini çok kolaylaştırır.
Başlangıç seviyesindeki öğrenciler, genellikle bu tip becerilerde sorun yaşarlar. Daha önce bir köpeğe oturmayı hiç öğretmediyseniz, arka tarafının yere değdiği anı yakından izlemiyor olabilirsiniz ve belki de yanlışlıkla onun geri çekilmesini, ödül için zıplamasını ya da elinize pati atmasını ödüllendirebilirsiniz. Bazen köpeklerimiz o kadar tez canlı olurlar ki oturduğunda, henüz yeniden kalkmadan hemen önce onu ödüllendirmenin göründüğünden zor olduğunu tecrübe edebilirsiniz. Sonuç, köpek için kocaman bir kafa karışıklığıdır. Çünkü öngörülebilir herhangi bir model olmadan bir dizi farklı şey için (zıplamak, hareketsiz durmak, geri gitmek ve ara sıra oturmak) gelişigüzel bir şekilde ödüllendirilmek, onun ne istediğinizi öğrenmesini çok zorlaştırır. Türkçe bilmediği halde bir de “otur!” sesine maruz kaldığında bu çıkan kendinden emin sesler de durumu açıklığa kavuşturmaya hiç de yardımcı olmaz. Kısacası eğer o şahane lezzetteki ödülleriniz kötü zamanlanmışsa, iletişim güçlerini kaybetmişlerdir. Ağza giren ödüllerin dışındaki diğer her şey (ses, hareket, dokunuş vb) ise sadece anlamsız bir bilgi gürültüsüdür köpek için.
En iyi ihtimalle eğer köpeğiniz karakter olarak yüksek motivasyonlu ve toleranslı bir köpek ise bol deneme yanılma ve kafa karışıklığı sonucunda “otur”u yine de öğrenebilir ama eğer dikkati dağınık, çabuk sıkılan ve pes eden bir yapıdaysa o zaman otur komutunu öğrenmesi mümkün olmayacaktır. Çoğu zaman köpekler bizim bilgi ve deneyim eksikliklerimize rağmen ne istediğimizi keşfedebilecek motivasyona sahip oldukları için uzun sürede de olsa isteklerimizi dolayısıyla da bizleri çözebiliyorlar. O kadar karmaşık bilginin içerisinde kendilerince tutarlı bazı neden sonuç ilişkileri bulup anlamlandırabiliyorlar. (Bu aynı zamanda onların ne kadar harika işbirlikçi varlıklar olduklarına da bir kanıttır.)
Kafa karışıklığı, çoğu köpek için tek başına son derece tatsız bir tecrübedir. Öyle ki, inanılmaz lezzetli ikramlarımız olsa bile, durumdan aktif bir şekilde kaçınacaklardır.
Örneğin çalışmalar sırasında köpek istediğimiz hareketi verdiğinde, cebindeki plastik bir poşet içindeki katlanmış bir kâğıt havludan dikkatlice ödülleri çıkarıp yaklaşık 5-10 saniye sonrasında köpeğin ağzına ödülleri ulaştırabilen pek çok köpek sahibi gözlemledim. Bu işlem bittiğinde köpek çoktan ayağa kalktı, hapşırdı, kulağını kaşıdı, belki uçan bir kuşa baktı ve ne için ödüllendirildiğini tamamen unuttu.
Bu sebeple bizi köpeğimizin gözünde netleştirecek detaylara önem vermeliyiz. Bunları fark etmek için çabalamalıyız. Bol cepli eğitim yeleklerinden alabilir, klipsli ödül bel çantalarından takabiliriz. Böylece ceplerimizin kirlenip kirlenmediğini umursamadan, elimizi attığımız an ödüle ulaşabiliriz. Söz veriyorum o çirkin yelek ve bel çantaları hayatınızı değiştirecek 🙂
3. Tutarlı Olmak
Bulmacanın bu son parçası yapay bir eğitim çalışmasından gerçek hayata geçişle ilgilidir. Evinizin salonunda belki bir eğitmenin de desteği ile köpeğinizle doğru ödül kullanarak ve doğru zamanlamaya çok dikkat ederek harika çalışmalar yaptınız ve kendinizi bu konuda geliştirdiniz. Bu harika! Bunun için sizi tebrik ederim! Fakat asıl göreviniz eğitmen evinizden çıktığında başlıyor. Eğitim bitti, mama çantanızı çıkarıp bir kenara koydunuz, normal rutininize geri döndünüz. Fakat gerçek şu ki aslında köpeğiniz için eğitim durmadı, öğrenme süreci devam ediyor.
Köpekler farklı bağlamları okumakta çok yetenekliler. Bu bazen ciddi kolaylık bazen de ciddi sorun yaratan bir özellik olabiliyor. Örneğin hem çılgınlar gibi koşması ve az düşünmesi gereken çeviklik yarışmalarına hem de bolca düşünüp sakin kalıp otokontrol sağlaması gereken itaat yarışmalarına katılan bir köpek yarışma ringine çıktığı an giydiği tasmadan, sahibinin kıyafetinden, yaşadığı rutinden vb oraya uygun davranışın hangisi olduğunu hemen bilir ve onu uygulayabilir. Ya da evine eğitmeni gelen köpeğin hemencecik itaatkâr moda geçmesi ve ailesinin şikayetlerini yalancı çıkarması, güzel bir eğitim seansından sonra eğitmen evden ayrıldıktan sonra normal moda dönüp türlü türlü yaramazlıklar yapmaya başlaması da bu sebepten olabilir.
Peki tüm bunların tutarlılıkla ilgisi ne?
Eğer akıllı ve itaatkâr yavrunuzun evden eğitmen çıktığında da en iyi davranışını sergilemesini istiyorsanız, sizin de üzerinize düşeni yapmanız gerekir. Bu ister oturma odanızda ister yürüyüş sırasında kaldırımda, isterse ziyaretçiler geldiğinde ön kapıda olsun, her seferinde hızlı bir çalışma ile oturmanın ödüllendirilmesi gerektiği anlamına gelir. Zor, biliyorum, gerçek hayat eğitim için her zaman uygun olmayabilir ancak, daima her değişen koşulda istenen davranışı sergileyebilen bir köpeğin ardında yatan sır işte bu devamlı ve tutarlı çalışmadır. Köpeğimiz aynı davranışlarının, ortamda bazı şeyler değişse bile aynı sonuçlar getirmeye devam edeceğinden emin olmalı.
Bu nedenle köpeğiniz istediğiniz davranışları her durumda benimseyene kadar yanınızdan lezzetli ödüllerinizi, belinizden çantanızı eksik etmeyin, sanki eğitmeniniz orada ve sizi izliyormuş gibi pratik yapmaya devam edin, çalışmaları gerçek hayatınızın içerisine yayın, köpeğinizi doğru davranışları için ödüllendirerek başarıları için gururlandırın.
Tüm bunlara dikkat etmek ve uygulamak ilk başta zor geliyorsa, kendinizi hırpalamayın! İstisnasız hepimiz ilk köpeğimizde beceriksizce davrandık, hatalar yaptık. Hepimiz bir zamanlar yeni başlayanlardık. Yeri geldi ödüllerimizi rafa kaldırdık, dikkat etmeyi unuttuk ve pek çok yanlış şey için farkında olmadan köpeğimizi ödüllendirdik. Ama unutmayın ki iyi eğitilmiş bir köpeğin veya iyi bir eğitmen olmanın sihirli bir yanı yoktur. Bunların hepsi neden ve sonuçtur ve tıpkı diğer beceriler gibi pratikle öğrenilebilir. Bu yüzden sabırlı olun ve sürece inanın. Köpeğiniz inatçı ya da beceriksiz değil, siz de değilsiniz. Onun anlayacağı şekilde etkili iletişim kurmayı öğrendikten sonra göreceksiniz, köpeğiniz sizi dinlemeye başlayacak.
Eğer bir gün siz de benim gibi çamaşır makinanızda/kurutucunuzda minik sertleşmiş ödül parçaları bulmaya başlarsanız, eğitimin sürekliliğinin bilincinde, iyi bir köpek sahibi oldunuz demektir. 😉
Bu makale, StarDogs Eğitimciler Akademisi mezunu Pozitif Köpek Eğitmenlerimizden Lara Kavuş (Pozitif Pati) tarafından kaleme alınmıştır.