Sokak Köpeklerine Farklı Bir Bakış

Sokak Köpeklerine Farklı Bir Bakış

Bu kez sizinle günlük hayatınızda sık sık kullandığınız, ama belki de bir kez olsun sorgulamadığınız, çok tanıdık bir kavram üstünde birlikte düşünelim istiyorum. Çünkü bazen bir olaya, bir kavrama farklı bir perspektiften bakmak, bakış açımızı değiştirmek, çözüme ulaşmak için atılması gereken en büyük adım olabilir.

Bilin Bakalım Ben Kimim?

Her gün pek çoğunun yanından öylece geçip gidersiniz, kimisiyle belki yaşamınız boyunca tesadüfen ve yalnızca bir kez karşılaşırsınız. Kimileriyse adeta diğer dostlarınız, komşularınız gibi hayatınızın bir parçası oluverir, onlarla yolunuz hemen her gün kesişir. Kimbilir, belki içlerinden biriyle farklı bir muhabbetiniz bile vardır. Onun huyunu suyunu bilir, görmeyince merak eder, özlersiniz. Biri daha sokağın başında sizi neşeyle karşılar, öteki üşenmez evinizin kapısına kadar size eşlik eder. Bir diğeri mahallenin “ağır abisi”dir, sizi görür ama yalnızca göz ucuyla şöyle bir bakıp sizden önce her ne yapıyorduysa  yine onu yapmaya devam eder. Kimi ürkek, kimi korkak, kimi de ona geçmişte ne yaşatıldıysa tekrar yaşamamak için belki biraz tedbirli… Biri çok oyuncu, diğeri koruyucu… Ama hepsi aslında yalnızca karnını doyurmanın ve güvende olmanın peşinde… Evet, doğru tahmin ettiniz, sokak köpeklerinden bahsediyorum!

Ne Demek Bu “Sokak Köpeği”?

Hepiniz “sokak köpeği” lafını bugüne dek defalarca duydunuz, hatta kendiniz de eminim pek çok kez söylediniz. Peki ama hiç durup düşündünüz mü, gerçekten ne demek “sokak köpeği”? Birine bir köpeğin ırkını sorduğunuzda kaç kez “sokak köpeği” diye yanıt aldınız?  Öyleyse sokak köpeği denen şey bir ırk mıdır, doğal bir köpek türü müdür? Değilse insanlar niye öyleymiş gibi davranıyorlar? Hiç dikkat ettiniz mi, “safkan” köpek ırkları konusunda uzman olmaya çalışan ne çok insan var? Öte yandan aynı insanlar niye birbirinden oldukça farklı onca köpeği bir tek isim altında toplayıp adeta varlıklarını önemsizleştiriyorlar?

Keşke sokak köpeği diye genellediğimiz, ama adlarına eklediğimiz o sokağın bir köşesini bile bazen çok gördüğümüz tüm o canların dili olsa… Olsa da her biri kendi hüzünlü hikayesini bize tüm insanların anlayacağı kelimelerle anlatabilse… Kendini dünyanın hâkimi zanneden ve diğer canlıların yaşam hakkına saygı göstermeyen insan ırkı, belki ancak o zaman bu büyük hatasıyla yüzleşebilirdi. Bu ne yazık ki gerçekleşmesi imkânsız ütopik bir hayal. O yüzden en azından şimdi ben konuşamayan o canların yerine birkaç kelime etmek istiyorum.

Problemin Kaynağı: İnsan

İnsanlar onlara kısaca “sokak köpeği” diyorlar. Oysa insan sebep olmasa sokağın kendiliğinden köpeği olmaz. İnsan eli değmese sokaklar kendi kendine köpek yaratmaz. Özellikle hayvan sevmeyenlerin, dünyayı başka canlılarla paylaşmayı beceremeyenlerin dilinden düşürmediği şu meşhur “sokak köpeği sorunu” da aslında maalesef insandan kaynaklanan bir problem.  İşte tam da bu yüzden, bir problemin sebebi insan ise, çözümü de mutlaka insan üstünden olmalı.

Bugün sokak köpeği diyip geçtiğiniz o canların her birinin hayatını tek tek inceleme şansınız olsa, istisnasız hepsinde en az bir insanın bıraktığı kötü bir iz bulursunuz. Kimi bilinçsizce üretilip terkedilmiş, kimiyse yaşlı ya da hasta olduğu için vefasızca, adeta çöp gibi sokak kenarına bırakılıvermiştir. Kimisi binbir hevesle pahalı bir eşya gibi çok paraya satın alınmış, sonra evin başka çok para ödenmiş eşyasına zarar verdi diye anında gözden çıkarılmıştır. Kimisi de tatilde evin küçük çocuğuna oyuncak niyetine alınmış, dönüş vakti gelince de “soğuk kış günü sabahın köründe kim onu dışarıya çıkaracak şimdi?” kafasıyla, tatlı tatil anılarıyla birlikte yazlıkta terkedilmiştir. Kiminin insana dair tüm deneyimi yalnızca dayak ve şiddetten ibaret olmuş, kimi de insan eliyle kendi türüyle dövüşmeye zorlanmıştır. Hangi birinden bahsedeyim size? İnsanlar bazen o kadar kötü olabiliyorlar ki, onca kötülüğe maruz kalan canların hala nasıl olup da başka bir insana yine güvenebildiklerine ben hayret ediyorum.

Ev Köpeği Sokak Köpeğine Dönüşmemeli

Peki, buraya kadar sokak köpekleri konusunda bakış açımızı değiştirdik, asıl sorunu fark ettik, hatta sorunun kaynağının “insan” olduğunu da anladık diyelim. Bu yeter mi? Elbette hayır. Esas mesele her zaman olduğu gibi doğru teşhisten sonra doğru tedaviyi uygulamak. Eğer insan eliyle “sokağın köpeklerine” dönüştürülmüş tüm o canlar için gerçekten bir şeyleri düzeltmek istiyorsak, bilin ki yalnızca onları beslemek, sevmek, onlar için üzülmek yetmez. Elbette bugün sokakta yaşayan tüm canların ilgimize, sevgimize, bir kap temiz suya, bir kap yiyeceğe, onu ayazda donmaktan koruyacak bir kulübeye de çok ihtiyacı var. Ama bunları yapmak anı kurtarsa da asla sorunu kökten çözmeye yetmez. Nihai amacımız mutlaka daha fazla köpeğin sokağa atılmasını, barınağa terk edilmesini önlemek, bu sürekli büyüyen soruna kesin bir çözüm bulmak olmalı.

Çözüm: Köpek Sahiplenme Ehliyeti

Açıkçası benim bununla ilgili yıllardır ısrarla anlatmaya çalıştığım ve biraz çaba ile uygulanabilir olduğunu düşündüğüm bir önerim var: Nasıl ki araç kullanmak için bir “ehliyet” almak gerekiyorsa, bir canın sorumluluğunu üstlenmek de mutlaka konunun uzmanlarınca verilecek ehliyetle mümkün olmalı. Bir köpek, ya da genel olarak bir hayvan sahiplenmek isteyen herkes önce bu konudaki yeterliğini ispatlamalı. Bir can sahiplenmenin getireceği maddi ve manevi bütün sorumluluklar önceden tüm adaylara iyice anlatılmalı. Neticede de ancak tüm bu sorumlulukları o canlının yaşamı boyunca üstlenmeyi taahhüt eden kişiler ehliyet alabilmeli. Hatta tüm adayların yaşam koşulları, geçmişleri, evi paylaştıkları aile fertleri de mutlaka araştırılmalı. Şiddete meyilli olanlar, öfke kontrolü sorunu yaşayanlar mutlaka psikolojik testle tesbit edilmeli. Ve elbette o testin sonuçlarına göre bazı insanlar asla ama asla köpek ya da başka bir hayvan sahiplenmemeli. Tabii ki bir kez ehliyet almak da kişiye yaşam boyu hayvan sahiplenme hakkı vermemeli. Sonrasında üstlenilen o sorumluluğun ne kadar yerine getirildiğinin takibi de kesinlikle yapılmalı. Verdiği taahhüdü yerine getirmeyenlerin hakkı başta geçici olarak, sorunun devam etmesi halinde ise gerekirse süresiz iptal edilmeli.

Başka canlılara asla insan ırkının oyuncağı, eğlencesi ya da eşyası gibi davranılmamalı. Ancak bunu başarırsak belki bir gün sokak köpeği diye bir kavramın artık var olmadığı, her köpeğin bir evde güvenle yaşadığı, insanların tüm canlılara hak ettikleri gibi davrandığı bir dünya hayal edebiliriz. Yoksa daha uzun yıllar her istenmeyen durumda birilerinin çıkıp tüm suçu masum canlara yüklemesini, hatta bedelini de yalnız onlara ödetmeye çalışmasını insanlığımızdan utanarak izlemeye devam ederiz.

Mehveş İpek

Bu yazıyı paylaşın